29 Ocak 2012

ACONCAGUA DAĞI (6962 m) ÇIKIŞI, ARJANTİN 2012

Yeni yılın ilk dağ tırmanışı! 4-24 ocak 2012 tarihleri arasında ‘ Amerika’ların’ en yüksek zirvesine,  Arjantin’in Aconcagua dağına tırmanış yaptık. Arkadaşlarım Ömer Birol,  İbrahim Kaplan, Ali Haydar Elveren, Türker Büyükyılmaz, Handan Görgü, Abdullah Gündüz ve  Kuvvet Lordoğlu ile beraberdik bu çıkışta.  Aconcagua’ya 2006 yılında dostum Mustafa Kalaycı ile arka taraftaki ‘False Polish Glacier’ rotasından, yani kuzeydoğudan tırmanmıştım, bu ikinci seferde ise kuzey taraftaki klasik ilk çıkış rotasını  çıkmış oldum. Aconcagua klasik rotası teknik tırmanış içermeyen bir yürüyüş (Alpin derecesi F)  ancak yükseklik ve sert hava koşulları nedeniyle  gayet sorunlu olabilen bir dağ.

30 saate varan uzuuuun ve üç aktarmalı  bir uçak yolculuğu ile Arjantin’in Mendoza şehrine vardık; dinlenme, toplanma, izinler vb. derken yola düştük. Şili’ye olan karayolu sınırındaki  Pointe Del İnca (2400 m) ve   ana kampa yürüyüşün başlayacağı Horcones’den  (2800 m) başlayan  iki gün- 40 km. kadar süren  yürüyüşle, Confluenza’da  (3400 m)  geceleyerek,  Plaza  Mulas’a  (4200 m.),  ana kampa vardık. Bir çadırkent halindeki ana kamp çok kalabalıktı, Aconcagua yedi zirvelerden biri olduğu için  çok popüler tabii, her milletten insanı mıknatıs gibi çekiyor. Bu nedenle de herşeyin kanunu kuralı var ve kurallar oldukça katı- tuvalete gitmek   bile sorunlu. Bana bazen neden ikinci sefer bu dağa geldiğimi sorgulatacak kadar sıkıntı verici bürokrasi ve kurallar..!

Tam bir gün dinlenmeyi takiben, aklimatizasyon için  ekipçe 5005 metrelik Bonete tepesine yürüyerek çıktık. Yine bir gün dinlenmeden sonra zirve çıkışı başladı. İlk gün Camp Canada’ya çıktık (4850 m), ardından Nido De Condores denen kampa çıktık (5300 m) ve burada hem yükseğe uyum hem de şiddetli rüzgar nedeniyle  fazladan bir gün  kalmamız gerekti. Ertesi gün, rotadaki  son kamp olan Camp Colera ‘ya (5900 m) çıktık ve 18 ocak günü sabah erkenden zirve tırmanışına giriştik. Açık ama sert rüzgarlı, bu nedenle de beklenenden soğuk  bir gündü. Önceki günlerin kar yağışları dolayısı ile zemin derin karlıydı. Ekibin geneli 6400 metredeki İndependencia denen kulübe yıkıntısında, aşırı soğuk ve yorgunluk nedeni ile geri dönüş kararı aldı. Biz de devamındaki büyük travers ve kanaleta kulvarı denen etaplardan çıkarak zirveye Ali Haydar Elveren ve yerel rehberimiz Pablo Goldengruss ile beraber  saat 14.05 gibi  ulaştık.  Dağın geniş, zirve haçı olan  doruğunda hava açık, görüş sınırsızdı,  rüzgar yoktu ve eldivensiz dolaşılabilecek kadar ılıktı. Kısacası güzel bir zirve günüydü, zirvede 45 dakika kadar  gönlümüzü eğlendirdik ve inişe geçtik.

Hikayenin gerisi aynı: eve dönüş yolu.  Güney yarımkürenin yazını  tüm güzellliğiyle yaşayan Mendoza’da  yenilen güzel yemekler ve içilen yerel şarap, Latin dünyasına hoş bir  giriş! Kış ortasında yaz, daha ne olsun? Ve tabii ki,  Türkiye’ye dönünce yazdan kışa kaba, duvara çarparcasına  bir düşüş….. Hepimizin gönlünde yer tutan Güney Amerika’ya sonraki sefer ne zaman? Peru mu, Patagonya mı, Bolivya mı? Kısmet neresiyse artık!

AN ASCENT OF ACONCAGUA (6962 m)

The very first mountain action of 2012 for me was guiding on Aconcagua. With a 7 person group of  fişne friends, we headed for the highest summit of the Americas, the renowned Mt. Aconcagua. Beforehand in 2006, i  have summitted  this  lofty peak from False Polish Glacier route in eastern side, a long slog in scree. This time, the standartnorth face pioneers  route: more crowded and cramped! 

The excruciatingly  long flight of İstanbul- Madrid- Santiago- Mendoza took almost 30 hours (as long as ı had dreaded) and after a well deserved rest in Mendoza, we set off for the mountain, but not before paying a 730 $ US permit  for the national park. Aconcagua is a mountain of rules- boring at best and debilitating at worst! I could not believe i was back there- ı had sworn i would not be coming back in 2006 because of the crowds and rules- just to break my wow. Doctor controls,  regulations, dirty toilets?  After the grand liberty of the Himalayas, it was awful. After all, it is a civilized mountain.

After a  hot desert trek of 3 days and 40 km in the Horcones valley,  we  finally arrived at the quite civilized Plaza de Mulas, the BC at 4200 m. And soon afterwards, with all my friends feeling healthy, we ascended an easy scree peak called Bonete, at 5050 m. Good acclimatization, good weather!

The climb to Aconcagua  itself was a simple affair, generally on well-worn scree trails, first going up to Camp Canada (4850 m), then Nido de Condores (5300 m) and Camp Colera (5900 m), with a waiting of one day at Nido, due to excessive wind at altitude. Well, Aconcagua is cold and can get real  windy sometimes. Everybody  in my team seemed OK  until then but the  intensive cold and wind of the summit morning was too much to endure for most, who were not avid climbers.   Following the big traverse on surprisingly much snow (and in a very slow line of people), we climbed the rock-filled gully of canaleta  to the summit ridge and with our local guide friend Pablo Goldegruss and my Turkish  friend Ali Haydar Elveren, we  eventually summitted 18th january, after midday. Very small number of people on the summit, luckily!  Not a cloud in sight and a warm day at  6962 m, contrary to the arctic start of the very same  day. What a pity for my friends..

Standart route in Aconcagua is very easy in technical aspect, a walk-up for sure but altitude and cold is what  gets most people. Almost at 7000 m, it is not a joke at all. You can get frostbite or altitude sickness no matter.

Well, next time in South America will be something more entertaining  in Peru or Patagonia  definitely-  not Aconcagua for sure.

 

Bu yazı yorumlara kapalı.